Birilerini kutsamadan ve birilerini lanetlemeden bugüne kadar yaşananların bir muhasebesini yapacak olursak; biz yavaş yavaş bozulduk, hafif hafif ağırlaştık, dura dura ümitsizleştik ve baka baka kör olduk…
Ağır travmalar yaşayan bir milletin üyeleri olarak, iki arada bir derede kalan insanlarız. Terkedilen güzellikler sonucu hayatımıza giren sloganlar ile üzerimize yapışan etiketlerin ne yapışkan tarafı bize ait ne de yazı yazılan yüzeyi… Bize uygun görülen rolleri en iyi şekilde oynamak için girmiş olduğumuz yarış, bizi hep sonunculuğa mahkûm etmektedir; her ne kadar ipi ilk göğüsleyen olsak da… Köksüzlüğümüz sağlıksız büyümemize, hormonlu büyümemiz ise sağlam temellerden mahrum kalmamıza sebep olmuş.
Kelimelerimizde ve kavramlarımızda meydana gelen tahrif, sadece anlama yeteneğimizi bitirmemiş aynı zamanda kendimizi anlatma kabiliyetimizi de köreltmiş. Birilerinin takdimine muhtacız, birilerinin yorumuna ihtiyaç duyuyoruz, birilerinin övgüsüne açız…
“Zaman geçtikçe içi boşalan, yanlış anlaşılan, yanlış uygulanan, sembolleşen ve slogandan ibaret hale gelen inanç ve fikirler yapıcı ve onarıcı etkisini kaybeder” dedi, Erol ÇALI.
Bir zamanlar İslam yurdu olmuş, minarelerinden hâlâ beş vakit ezan okunan bu topraklarda doğmuş, dini bir gelenekten gelen coğrafyada büyümüş insanlar olarak; İslam dinine irademizle seçerek değil, içinde yaşadığımız toplumun ananeleşen inancını benimseyerek tabi olduk. Tabii oluşumuz irademize bağlı olmadığı gibi irademizi de o yönde geliştirmedikçe, ihracımız veya reddimiz de irademize bağlı olamayacaktır. Sloganların ve propagandaların gölgesi altında şekillenen tercihler de yine bize ait değildir. Böylece yeni hayat tarzı da bir nevi ananeleşiyor.
İslam’ı her türlü zorluklara göğüs gererek, insanlar eliyle yapılan her türlü zulme katlanarak, mallardan ve canlardan yaşanılan korkulara sabrederek seçmediğimiz için, İslami söylemler ağızlarda çiğnenen ucuz çiklet durumuna düşüyor. Ağızlarda gevelenen İslami söylemler, ucuzluktan dolayı yanlış kişiler tarafından zikredildiğinde; insanların hatalarını kişisel hesaplarına yazmamak işin kolayı oluyor ve kusurlar daha veballi mecralara sürükleniyor. ‘Gerçek Din’, ‘Gerçek İslam’ gibi hakikatin başına getirilen sıfatlar ile edepsizliğin sınırları zorlanıyor, zihinler karıştırılıyor, fehmetme yeteneği yok ediliyor.
“Çağa, İslam’ın sözünü söyleyemeyenler, İslam’ı yalnızca bir etiket olarak taşımakta, batıl söylem ve ideolojilerin etkinliği karşısında suskunluğu tercih etmektedirler” dedi, Hüseyin ÖZHAZAR.
Muhabbete aç olan, güven duygusuna hasret kalan, kardeşliği özleyen insanların; kullanışlı hale getirilen dini söylemlerle samimiyeti ve sadakati zedelendiğinde ahlaksızlık ve terbiyesizlik altın çağını yaşamış oluyor.
Kendilerini uhrevi bir temsilci olarak gösteren insanların haddi aşan tavırlarına karşı, tam zıt yönde haddi aşan dünyevi temsilciler aynı yanlışı farklı noktalarda yaşayan kişiler oluyor.
Son kırk-elli yılda farklı yorumlar getirilen, radikal söylemlerle katılaşanların belli süre sonra madde yapısının değişmesiyle sıvılaşması, buharlaşması veya süblimleşmesi, bir süre sonra verdiği fetvaların unutulduğunu zannederek ya da menfaatine ters düşmemek için kusurlu hareketler içinde bulunulması; dindar etiketi üzerinden dine zarar veren şahsi hareketler olmuştur.
Baba evinden gelin çıkan kızın, anne, babası ve kardeşlerine sarılışı gibi içten; ağlaması bitmek üzere olan çocuğun, son iç çekişleri gibi derin hal ruhumuza hâkim olmadıkça söylemlerimiz ile eylemlerimiz arasındaki uçurum belki de bu dünyanın sırat köprüsüdür!
“İyi insan olmadan iyi Müslüman olamayız. Din ahlaktır, onu hayata geçirmek ise terbiyedir” dedi, Aliya İZZETBEGOVİÇ.
Bir de şöyle düşünün! Kaydedilen sesini dinleyen insan ne hisseder?
“Düzeltmeye en yakınından başla” dedi, meczup ve şöyle devam etti sözüne: “Nefsindir, sana en yakın olan”.
Yorum yazarak Karamandan.com Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Karamandan.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA), Anka Haber Ajansı (ANKA) tarafından servis edilen tüm haberler Karamandan.com editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Karamandan.com değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Karamandan.com Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Karamandan.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA), Anka Haber Ajansı (ANKA) tarafından servis edilen tüm haberler Karamandan.com editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Karamandan.com değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(1)Kadir Tan - [ adaletin olmadığı yerde,ahlak da yoktur ] dedi montaigne,
Yazılan yorumlardan Karamandan.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA), Anka Haber Ajansı (ANKA) tarafından servis edilen tüm haberler Karamandan.com editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Karamandan.com değil haberi geçen ajanstır.