Sözlükte “kitap, mektup ve yazı başlığı” anlamındaki unvân kelimesi Türkçede “bir kimsenin memuriyet rütbesini ve görevini belirten söz, lakap” demektir.
Lakab ise “bir kimseye sonradan takılan ikinci ad, şeref pâyesi, halife ve sultanların hâkimiyet alâmeti” anlamlarına gelir. Unvan ve lakabın Türkçede çoğu zaman eş anlamlı gibi kullanıldığı görülmektedir. Terim olarak unvan halife ve hükümdarların, vezirlerin, eyalet valilerinin, başkumandanların, ulemânın ve resmî görevlilerin sıfat ve lakaplarını ifade eder.
Özellikle devletlerarası diplomatik yazışmalarda halife ve hükümdarların lakap ve unvanlarının zikredilmesine özen gösterilirdi. Devletin çeşitli kademelerinde görev yapan memurlara hiyerarşik durumlarını belirten unvan ve lakaplar verilmesi bürokratik bir gelenek halini almıştır.
Unvan veya lakap kullanılması Türkler, Araplar ve İranlılarda çok eski bir gelenektir. İslâm öncesi Türk devletlerinde hükümdarların “tanhu, kağan, alpagut, tarhan (tarkan), kan, han, bilge, külterkin, erkin, ulug-erkin, ilteber, idikut, ilig, kadır, sagun, tabgaç (tamgaç), tegin (tigin), tarım, terim, inak, inanç, inal”; hükümdar eşlerinin de “terken” ve “katun” unvanlarının olduğu bilinmektedir. (Kafesoğlu, Türk Millî Kültürü, s. 255-257; Donuk, tür.yer.)
İslâm öncesi Araplarda kabile liderleri “melik, zü’t-tâc” ve daha yaygın şekilde “şeyh” unvanlarını kullanmıştır.
Ortaçağ İslâm tarihçileri ve coğrafyacıları:
- Türk hükümdarlarının “hakan”,
- Moğollar’ın “pankan”,
- Araplar’ın “melik”,
- Soğdlar’ın “ihşîd”,
- Üsrûşeneliler’in “afşin”,
- Zencîler’in “cağbûne”,
- Nûbeliler’in “kâbil”,
- Çinliler’in “bağyûr”,
- Deylemliler’in “cîl-i cîlân”,
- Habeşliler’in “necâşî”,
- Hindliler’in “yelhevâ”,
- Mısırlılar’ın “firavun”,
- Suriyeliler’in “nîmrûz”,
- Rumlar’ın “kayser”,
- İranlılar’ın “kisrâ”,
Azerbaycan ve İrmîniye hükümdarlarının “heyâtıla” unvanlarıyla anıldıklarını kaydeder (Mücmelü’t-tevârîḫ, s. 416-430; Zehebî, s. 26).
Kâşgarlı Mahmud beg kelimesine Arapça emîr ve melik, Yûsuf Has Hâcib ise han ve hakan karşılığında yer vermiştir. Karahanlı hükümdarlarının aldığı unvanlardan biri de Hunlar, Göktürkler ve Uygurlarda da kullanılan iligdir. Hakan ve han (hân-ı kebîr, hân-ı büzürg) mertebe itibariyle iligden daha önce gelir.
Karahanlılarda hükümdar ve hatunları için tercih edilen unvanlardan biri de terkendir. Kâşgarlı Mahmud katun (hatun) unvanını Efrâsiyâb’ın kızlarına atfeder ve onlardan “katun kunçuy, terken, katun, tarım, altun tarım, oglagu katun, özük ve eke” unvanlarıyla bahseder. Karahanlı hükümdarlarının “sâhib-kırân” ve XIII. yüzyılın sonlarına doğru sultan unvanlarıyla anıldıkları da tespit edilmektedir.
Türklerin İslâm dini ile ilk temasları, VII. yy.'ın ortalarında, 642 yılındaki Nihavend Savaşını izleyen dönemde başlamıştır. Türkler, Emeviler döneminin (661-750) başlangıcından itibaren İslâm devletleri ve Arapların hizmetinde bulunmuşlardır. Ayrıca Emevî devletinin çöküşü ve Abbasiler döneminin başlamasına neden olan ihtilal hareketi içinde önemli bir rol oynamışlardır.
Türkler, 751 yılında yapılan Talas Savaşı'nda sonra ilişkileri artmış bu ilişki ile birlikte Türkler de gittikçe artan biçimde İslâmiyeti kabul etmeye, ayrıca asker olarak da Abbasilerin hizmetine girmeğe başlamışlardı.
Halifeler her tahta çıkan Sultanlara verdikleri unvanları tırâz denilen giysilere işleterek gönderiyorlardı. Hükümdarlık alâmeti olan tırâz, halifenin veya sultanın elbiseleri, taht örtüleri, bayrakları, mendilleri, giysi bohçaları, saray perdeleri, minderleri ve devlette çalışanların resmî elbiseleri üzerinde bulunurdu.
Bunun için özel dokuma tezgâhları yapılmış, divanü’t-tıraz adı verilen divanlar kurulmuştur. Tıraz denilen giysilere işlenen unvan ve lakaplar hükümdarlara merasim ile tevcih ediliyordu. Mesela Alp Arslan’ın Bağdad camilerinde adına hutbe okunduğunu öğrenince çok sevinmiş, secdeye kapanarak Allah’a şükürler etmiştir. Unvanları halka duyurmak içinde sikke ve hutbe kullanılmıştır.
Anadolu Selçuklu Devleti’nde Hükümdarların Lakap ve Unvanları Nelerdir?
Selçuklu hanedanının kurucusu Selçuk Bey “el-melikü’l-gāzî” unvanını almıştır. Selçuklu sultanları genelde Abbâsî halifeleri tarafından tevcih edilen unvan ve lakapları kullandıkları gibi es-sultânü’l-a‘zam, es-sultânü’l-muazzam, şâhanşah, melikü’l-mülûk gibi bazı unvan ve lakapları da kendileri için uygun görmüştür.
Anadolu Selçuklu Devleti, Fars (İran) kültürünün en çok etkisinin görüldüğü devlet olmuştur. Büyük Selçuklu Devleti de her ne kadar Fars edebiyatından ve Farslardan etkilenmiş olsa da bu durum Anadolu Selçuklu Devleti’nde daha fazladır. Etkilenme, hükümdarların kullandığı lakap ve unvanları da kapsamıştır. Anadolu Selçuklu Devleti’nde hükümdarların kullandığı lakap ve unvanlar kısaca şunlardır:
- • Sultan,
- • Emir-i Azam,
- • Bey,
- • Gıyaseddin,
- • Rükneddin (dinin direği),
- • Gıyasettin,
- • İzzeddin,
- • Keykubat,
- • Keyhüsrev,
- • Keykavus,
- • Sultan’ül Azam,
- • Sultan’ül Galip,
- • Sultan’ül Muazzam,
- • Sultan’ül Kahir,
- • İmameddin,

Anadolu Selçuklu Devleti’nde devletin resmî yazışma ve bilim dili Arapça; edebiyat dili ise Farsça olmuştur. Bu dönemde yapılan söz konusu uygulamalar ile Türkçenin gelişimi zayıflamıştır. Öte yandan eski Türk Devletleri’nde görülen Han, Hakan, Kağan gibi unvanlar da Anadolu Selçuklu Devleti’nde kullanılmamıştır.
Anadolu Selçuklu Devleti’nde Fars kültürünün etkisini anlamak için Mevlana’ya bakmak yeterlidir. Zira Mevlana Celaleddin-i Rumi tüm eserlerini Farsça yazmış yine bu dönemde dil, edebiyat ve bilim alanında verilen eserlerde de Farsçanın etkisi olmuştur.
Anadolu Selçuklu Devleti’nde hükümdarların kullandığı lakap ve unvanlar arasında yer alan Rükneddin, aynı zamanda Memlüklü Sultanı Baybars’ın da lakabıdır. Dinin direği anlamına gelir.
Şerafettin GÜÇ
Kaynaklar
Türk Devletleri Tarihi
https://islamansiklopedisi.org.tr/unvan
1/2Müellif: ABDÜLKERİM ÖZAYDIN
2/2Müellif: MEHMET İPŞİRLİ
Dîvânü lugāti’t-Türk Tercümesi (trc. Besim Atalay), Ankara 1992, I-IV, tür.yer.
Erdoğan Merçil, Selçuklular’da Hükümdarlık Alâmetleri, Ankara 2007, s. 30-37.
Ramazan Şeşen, Salâhaddîn Devrinde Eyyûbîler Devleti, İstanbul 1983, s. 101 vd.
İbrahim Kafesoğlu, Türk Millî Kültürü, İstanbul 1984, s. 255-257.
Donuk, Eski Türk Devletlerinde Unvan ve Terimler, İstanbul 1992, s. 33
Sadeddin Gömeç, “Kök Türkçe Yazılı Belgelerde Yer Alan Unvanlar”, Erdem, 12/36, Ankara 2000
Ögel, Türk Kültür Tarihine Giriş, VIII, İstanbul 1993, s. 46; A. Donuk, a.g.e.,s. 56
Donuk, a.g.e, s. 8; H. N. Orkun, Eski Türk Yazıtları, I, Ankara 1987, s. 24; B. Ögel, Türk Kültürünün Gelişme Çağları, II, İstanbul 1993, s. 35
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/258398
İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti Teşkilâtına Medhal, Ankara 1984, s. 1; Corci Zeydan, İslâm Medeniyeti Tarihi, I, İstanbul 1976, s. 186; A. Grohmann, “Tırâz”, İA, XII-1, İstanbul 1979, s. 235 .
17 Samira Kortantamer, “Bir Hükümdarlık Alâmeti Olan Tırâz” Acta Turcıca, Yıl 1, Sayı 2/2, Temmuz 2009, s.79-80.
Yorum yazarak Karamandan.com Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Karamandan.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA), Anka Haber Ajansı (ANKA) tarafından servis edilen tüm haberler Karamandan.com editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Karamandan.com değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Karamandan.com Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Karamandan.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA), Anka Haber Ajansı (ANKA) tarafından servis edilen tüm haberler Karamandan.com editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Karamandan.com değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(2)Şerife Boyacı - Takip ediyoruz. Tozlu raflarda kalmış tarihi okumak iyi geliyor. Şahsi fikrimiz tabi... Okul arkadaşıma ailecek selamlar.
Deliormanlı - Sayın Şerafettin Güç çok teşekkür ederim değerli bilgiler için. Emeğinize sağlık.Saygılar ..
Yazılan yorumlardan Karamandan.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA), Anka Haber Ajansı (ANKA) tarafından servis edilen tüm haberler Karamandan.com editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Karamandan.com değil haberi geçen ajanstır.