Ömrünün son demlerini yaşayan ihtiyar dünyanın üzerinde gezegenin yaşına uygun olmayan tempoda değişimler yapıldı, sözde yenilikler getirildi, derme çatma fikirler üretildi, zamanın hurdalığından çıkarılan düzenler süslenerek yeni gibi sunuldu. Yakın maziye hakir bir gözle baktırılarak zihni sıfırlanmaya çalışıldı insanlığın. Dünya üzerinde yeni bir düzen kurmak için değerleri yok edilen insanlığın, değersiz tüm metalara kıymet yükleyerek dünyevileşmenin diğer adıyla vahşileşmenin önü açılmış oldu.
Büyük bir ahlaki yozlaşma içindeyiz. Yaşadığımız hayata süreç olarak değil sonuç olarak bakmaktayız. Bundan dolayı amaca götüren her yolu mubah görmekteyiz. Her türlü yolu kullanarak ulaşılmaya çalışılan sonuçların kutsallaştırıldığı zamanlarda, yaşanan hayal kırıklıklarının faturası da hep kabı taşıran son damlaya kesiliyor, son damla suçlu ilan ediliyor. Sonuca ulaşmak için bozuk yollarda ne çığır açan ilk damlaya, ne de o çığırı ilerleten sonraki damlalara suç yükleniyor. İşlerin çığırından çıktığını maddi anlamda ilan eden son damlanın vebali belki de diğer damlalar arasında en az olanıdır. İnsan menfaatperest olduğu kadar zalimdir de...
“İnsanın fıtratının bu kadar gurbetine düştüğü, bu kadar kendisinin uzağında yaşamaya memur ve mecbur kılındığı başka bir zaman oldu mu daha önce şu yeryüzünde? Evet, kargaşanın hüküm sürdüğü, kellelerin alındığı devirler yaşandı ama göğüs kafeslerinden kalplerin bile çalınmaya çalışıldığı bir zaman oldu mu?” dedi, Gökhan Özcan.
Satranç tahtasına dizilen taşların misyonu gibi bir hayat yaşıyoruz. Birileri tarafından bize çizilen sınırların dışına çıkamazken yine birilerinin hamlelerine alet oluyoruz. Ya bir taşı kıstırıyoruz, ya destekli sıkıştırarak bir taşa geri adım attırıyoruz, ya geri adım atamadığından yalnız halde kalan piyonların etrafını kuşatarak psikolojisini bozuyoruz, ya da feda edilebilir durumda olan bir taşın gözünün yaşına bakmıyoruz… Meydandaki zaferlerin kimlerin hesabına yazıldığı bilinmezken, düşen taşların kimlerin ciğerini yaktığını acı acı yükselen feryatlar aşikâr etmektedir.
Bu zamanın fanileri olarak insanlığımızın iflasını ilan etmenin vakti geldi! Kısacık dünya hayatını bu şekilde yaşamak hiç verimli değil! Böylesine kısa bir hayata bu kadar günahı ve şer işleri sığdırmak ne aklın alacağı bir iş, ne de istatistik ilminin izah edebileceği bir sonuç.
“Akıl kendisine yüklenen bilgiyle düşünebilir. Bireysel ve toplumsal akla yön vermek isteyenler, öncelikle onun kültürel altyapısını hazırlarlar. Sonra, davranışlarla uyumlu olmasını sağlarlar” dedi, Bayram Karaçor.
Liberalizm, kapitalizm ve demokrasi üçgeninin arasına hapsedilen bu zamanın insanları sınırları çizilmiş alanın içinde özgürlük söylemleriyle hayatını idame ettiriyor. Sosyal, ekonomik ve siyasi hayatı bu üç umdeyle sınırlanan insanların amacı daha çok kazanç olurken, zihinleri de kendilerine sunulan mantığın ötesine geçemiyor. Üretimi artırma, reklam vasıtasıyla arz edilen malları ihtiyaç hissettirme, pazarlama taktiklerini geliştirme, mal satma ve para kazanma bu dönemde ulaşılması gereken nihai hedefler olarak görülmektedir. İhtiyaca göre vasat bir hayatın terk edilip, gösterişe göre şaşalı bir hayata geçiş yapılmaya çalışılan bu zamanda insanlar hizmet etmeyi değil para kazanmayı ön plana koyuyor. Bir kişinin derdine derman olmak değil onun derdini kendi nefsi için fırsata dönüştürme derdine düşüyor insanlar. Bu hayatta dert sahibi olmak kadar, dert olmamak da önemlidir!
Ticari işlem hacmini genişletmek amacıyla yapılan her türlü pazarlama hamlesi bu zamanın en önemli ameliyken, müşteriyi her zaman haklı görmek de bu zamanın en yanıltıcı söylemidir. Torba içinde beşli, onlu halde satılan “üçü bir arada, ikisi yan yana” türünden kahve paketlerinin üzerine marka yazısından daha büyük puntolarla ve büyük harflerle yazılan “TEK SATILMAZ” ibaresi her sistemin kendini yaşatmak adına koyduğu mantığa ters düşen hamlesi olabileceğini de beyan etmektedir. Kaideler yaşamak için istisnalara ihtiyaç duyarken, istisnalar da kaidelerin edebini belirleyendir.
Maddiyatın altın çağını yaşadığı bu zamanda en çok ihmal edilen değer insan olmuştur. İnsanları gruplandırarak bir değer skalası belirlemek ve bu listeyi kamu marifetiyle meşrulaştırmak zorbalıkların ve zulümlerin önünü açar. Kadın cinayeti, hekime şiddet gibi kavramlar zikredilerek mevzuat buna göre şekillendirilirse, insanın en şerefli mahlûkat olduğu hakikati devre dışı bırakılmış olur. Kendine güvenli alan oluşturan grupların dokunulmazlık zırhına bürünerek karşı taraftaki insanları haksız duruma düşürme hamleleri güvenlik kamerası gibi belli mekânları gören teknoloji aletlerinin insafına bırakılmamalı.
Dünyevileşme, yozlaşma, süreci ihmal ederek sonuca odaklanma, kötülüğe alet olma, şer işleri artırma, maddiyatı hedef belirleme gibi insanı değersizleştiren her türlü hareket yaşanacakların habercisi değil, yaşananların sebepleridir.
“Şimdi modern medeniyetle kadim medeniyet arasında bir kopuş var, bu kopuşu ben insanın nesneleşme süreci olarak tarif ediyorum kendi kendime. Yani bir özne olmaktan çıkıyor insan, kolaylıkla bir nesneye dönüşüyor” dedi, Kemal Sayar.
Bir de şöyle düşünün! Sağlıklı beslenmeye dikkat edilip helal beslenmeye dikkat edilmediğinde bedenler ne hisseder?
“Sadece ağzından çıkanlara değil” dedi, meczup ve şöyle devam etti sözüne: “Ağzından girenlere de dikkat et”.
Şadan Sezgin
Yorum yazarak Karamandan.com Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Karamandan.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA), Anka Haber Ajansı (ANKA) tarafından servis edilen tüm haberler Karamandan.com editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Karamandan.com değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Karamandan.com Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Karamandan.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA), Anka Haber Ajansı (ANKA) tarafından servis edilen tüm haberler Karamandan.com editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Karamandan.com değil haberi geçen ajanstır.