Geçtiğimiz aylarda dedelerimizin, ninelerimizin anlattığı meşhur yağışları, dondurucu soğukları gördük ve yaşadık. Isınmak için elektrik, kombi ve doğalgaza ihtiyaç olan evlerin içinde kuşatıldığımızı, yakıt filtreleri donduğundan çalışmayan araçlarımızın kontağının çevrilmesiyle umutsuzca yükselen hırıltı sesleriyle şehirlerin içindeki mahkûmiyetimizi anladık. Kuşatılmamız mahkûmiyete, mahkûmiyetimizse müebbete sebep olmuş! Ne yapmışsak kendimize yapmışız, suçu ise yağan karlara yüklemişiz.

Duvarlar ardından gelen sesler kadar birbirimize yakın, komşular tarafından gecenin ıssız saatinde açılıp kapatılan lambanın priz düğmesinden çıkan “tak” sesi kadar net, asansörün hep aynı yolu bıkmadan usanmadan seyrüseferinde rutinleşen gürültüsü kadar aşina, binanın dış kapısını açışında gösterdiği dikkat kadar hassasiyeti aşikâr olan insanların; şehirlerde, apartmanlarda yaşamaya çalışırken birbirlerine fiziken yakın, ruhen uzak olan bir hayatın içinde ömür sermayemizi tüketmekteyiz.
Alışkanlıklarımızın algı kapılarımızı kapattığı, rutinlerimizin ise ufacık bir aksamasında tüm alışkanlıklarımızı bozduğundan; yaşanmaz haldeki mevcut hayatımız daha da yaşanamaz hale geliyor. Hicret kavramının unutulduğu bu zamanda her saniye bizim için yenilik değil; her gün, her ay hatta her yıl bizim için bir tekrar halini alıyor. Hallerimiz de mevcut hayatımızdan etkilendiğinden tahrip olan iç dünyamız, dış dünyamız gibi oluyor. İçimiz dışımız bir oluyor! Lâkin menfi manada…
“İnsan yaşıyorsa, gerçekten yaşıyorsa, halden hale, tavırdan tavıra değişir durur. Hayat budur” dedi, Üstad Ömer SEVİNÇGÜL.
Kurak geçen bir yılın ardından şehrimize karın günlerce yağdığı, şehirlerarası yolların ulaşıma kapandığı, soğukların şiddetli olduğu, yabani hayvanların dağlarda donduğu zamanda; Karaman Off-Road Kulübü (KARMOFF) üyeleri olarak rotamızı sıcağa doğru çevirdik. Şehir merkezine birkaç kilometre ötede Akdeniz iklimine geçildiği ve iklim geçişinde soğuğun şiddetinin kırıldığı, havanın daha yumuşak, karların ise daha sıcak olduğu Avgan bölgesinde her iki iklimin de güzelliğini aynı anda yaşama imkânı bulduk. Ne üşüdük ne de kara hasret kaldık… Nar bahçelerinin yanından geçerken yabani hayatın payını gözeten köylülerin dallarda bıraktığı birkaç meyveyi, bu meyvelerden faydalanmak için dallar arasında uçuşan kuşları, telaşlı şekilde karlar üzerinde koşan kızıl renkli sincapları gördük. Köyün tertemiz su kaynağı olan Hıdırellez mevkiine dik ve dar olan karlı yollarından çıkarken içilebilecek derecedeki ısıya sahip su ne dişlerimizi dondurdu ne de ellerimizi… Karnımız doydu, gözümüz doydu ama gönlümüz doyamadı bu suya.
Hava şartlarından dolayı şehirlerde hapsolan ve cezir halinde bulunan bedenlerimiz; yolların, dağların ve suların havasını aldığında ruhlarımız med haline geldi, üşüyen bedenlerimiz karların arasında ısındı. Yakın bir mesafeyi kat ettikten sonra ekibimizin değişen haline şahit olunca Üstad Sezai KARAKOÇ’un şu kelamını kendi kendime mırıldandım, ellerimle karlara değerek: “Ne kadar kendi kendimizi yaşamıyormuşuz”.
Şehrin meydanlarında yürürken umursamaz şekilde birbirimizin gölgelerini çiğneyecek kadar yakın, yüzlerdeki manaları okuyamayacak, bakışlardaki derinliği hissedemeyecek kadar uzak, uzak kalmış, uzak bırakılmış, uzaklaştırılmış yığınlar haline geldik. Bu hakikatin farkına dağlarda sessizliği sabit bir noktada dinlerken, güneşin hareketi sonucu bir ağacın ya da bir kayanın gölgesinin gölgemize değdiği zaman hissediyoruz. Meğer gölgelerin de bir hissiyatı varmış, gölgeler de anlarmış, gölgeler de üşürmüş.
Hep bir yol ayrımının olduğu hayatın içinde bu seyahatte bizim tercihimiz yalnızlığın içinde kendimizi bulmaya, sessizliğin içinde kendimizi dinlemeye yönelik oldu.
Bir de şöyle düşünün! Tarifle tam olarak anlatılamadığında lezzetler ne hisseder?
“Sen gölgelere dikkat et” dedi, meczup ve şöyle devam etti sözüne: “Bedenler gelip geçicidir”.
Şadan Sezgin








Yorum yazarak Karamandan.com Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Karamandan.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA), Anka Haber Ajansı (ANKA) tarafından servis edilen tüm haberler Karamandan.com editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Karamandan.com değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Karamandan.com Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Karamandan.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA), Anka Haber Ajansı (ANKA) tarafından servis edilen tüm haberler Karamandan.com editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Karamandan.com değil haberi geçen ajanstır.