Kadınlar kızlar hep birlikte makinalara dağılacağız. Bize doğru gelen bisküvi sıralarını kendimize çekeceğiz. Sert bir rüzgâr gelip de bizi başka diyara savurmasın diye işi kendimize ezber edineceğiz. Çünkü beş, on kişilik ailenin bütün yükü her birimizin üzerinde.

Gece boyunca üstümüze doğru gelen bozuk sıralarla boğuşanlar olacağız. Kah yıldız gibi parlayan kah esen gürleyen bazen de kızan, sinirlenen olacağız. Gün ışığına çıkan da bizler olacağız. Binlerce ilmekle ördüğümüz çalışma hayatı, bu ilmek ilmek ördüklerimizle ancak hayatta yükselişe geçebiliriz. En sıradan eylemlerimiz bile sıradan değil bakın her birinin bir sebebi var demek için. Her şey iş sonunda ellerimizi çırpıp işten elimi eteğimizi çektiğimizde vezneye damarlı ellerimizi uzattığımızda, el kiri demek için. O kanat çırpmalarımız yıldız gibi parlamamız azalan çoğalan ışıklarımız. Gördün mü bak; ‘’Yüzdün yüzdün kuyruğuna geldin.’’ demek için.
Binlerce kız, kadın geldi çalıştı gitti bu işyerlerinde, peki şimdi neredeydiler nereye gitmişlerdi? İşi yarım bırakanlar nereye gitmişlerdi? Eksik primlerini doldurmuşlar mıydı? Kazananlar neredeydi? Ya köyden gelenler geri dönmüşler miydi? İşyerleri çalışma arkadaşları akıllarına geliyor muydu? Buradan ses versem sesimi duyarlar mıydı? Onlarca soru. Her biri kendisinin o basamakları tırmanırken aklına gelen sorulardı. Kendisi kıdemli, istediği gibi işinde ustalaştı. Yıl yıl gelen değişmelerle kendisi de bambaşka bir kişi oldu. Yüzünün şekli değişti. Kişiliği değişti davranışları deneyimleri tercihleri değişti. Sorgulamaları olayları yorumlaması değişti. Sanki başka biri oldu. Ama kim oldu? Fabrikada yüzlerce kızın kadının yüzlerinin karışımından yeni bir yüz. O yüzü ile yeni bir Fadime oldu. Bunun için mi beklemişti fabrikada onca yıl? Başka bir yüz edinmek için kendisi eksikmiş de eksik kalan yarım kalan tarafını da tamamlamak için. Sonra kendi kendine de şöyle dedi. ‘’Yıllar önce ben bu fabrikaya yemek yemeğe geldiğimde, burada bisküvi fırınlarının önünde patavatsız şişman eli yontulmamış bir kız duruyordu. Üzerimde beni etkileyen iş önlüğüm var iken gözlemlediğimde; acemiydim işçilerin yaptığı çoğu işi yapamıyordum. Vasıfsız kendimi boş ve donanımsız görüyordun. Diğer yandan yanımda çalışan arkadaşımdan da çok etkilenmiştim. Mini iş önlüğü içinde hiç böyle özgüvenli çalışkan kız görmemiştim. Şimdi kendi kendime aynı soruyu tekrar sordum senin ondan neyin eksik? Tıpkısının aynısı yürüyüşümüz, konuşma tarzımız, el kol mimik hareketlerimiz olaylara karşı verdiğimiz tepkilerimiz, önlüğünüzün eskime yerleri üzerindeki kir-leke aynı, önlüğün üzerine giyindiğimiz ceketleriniz aynı. Başörtü bağlayışımız, bir de aynı türden ayakkabı, hatta iş üzerinde bıraktığınız iz, o da usta kıdemli işçi ben de o da çalışkan ben de. O da özel fabrikanın özel işçisi ben de. Bu da aynı iş üzerinde birbirimize etki ettiğimizi gösteriyor. Birbirimizi etkilediğimizi hem de iş üzerinde işçiliğin o en zor kısmında.
Ne olursa olsun iş bu seni kovalayan. Sen de bazen tazı, bazen köpek, bazen kuzu, bazen kurt duygularının ve ruhunun kaprislerine işin senin üzerindeki yüküne göre tepki verirsin. Ama yok, o günler de geçti çok gerilerde kaldı. O kaprisli belleğinin ona oynadığı oyunlar da çok gerilerde kaldı. O olgun yaşında çömez işçi kızlar gibi yersiz davranışlar içine de girmezdi. Ayak uydurduğu uyum sağladığı şey zaten uygundu. Kararlı adımlar, daha kararlı tekrar gözünün önüne eski halini getirdi. İşte o duruş onu buralara getirdi. Evinin beceriksiz kızı, bu nasıl kader? Nasıl bu duruş? Ne isyan eder ne de şikâyet. Bir kere ayakta durmuş işçiliği öğrenmiş o da hiç durur mu? Ona da elbet çalışmak düşer. Kalabalığın çıkardığı sesle kalabalığın çalgılarıyla o da işyerine gider.
İşyeri ona her daim çekici gelmiştir. O işyerinin çekiciliği onu orada duruttu. Bu şekilde de ortada ne bir çatlak ses, ne de hasarlı tablo vardı. Hırsla atladı öğrendi, çabaladı her bir işçi kız yan yana akran birbirlerine el verdiler. Her biri çalışma alanını oyun alanına çevirdiler. Geceleri ıssızlaştığın da sessizce ayakta dikildiler. Emekli oluncaya kadar da çalışmaya yemin ettiler. Uykusuz, durmadan, durmak yok yola devam. Adlarını başaranlar listesinde görmek için. Kaç yıl? On, on beş, yirmi yıl ama bu mücadele onları dışarı hayatından sosyal hayattan alıkoyuyordu. Tükeniyorlardı. Ava giderken avlanmak gibi. Yeme içme, uyku, işe git gel den başka geriye bir şey kalmıyordu. Otomatiğe bağlanmış beden iki kol iki ayak her birinin rengi kahverengiden beyaza dönüyordu. Her biri gece gece yüzlerini de birbirlerine dönerken yükselen sesler, işin büyüsü ilahi bir melodi. Kimse rahatsız etmesin onları tedirgin de etmesin onlar işlerinde güçlerinde kendilerine bir ayar geçmişler. Her biri de bir sayfanın içine gömülmüşler. Her biri de uykulu gibi ama değil, her biri mumya gibi ama canlı hareket halinde, renkleri de soluk soludukları hava aynı böylece bu düzen içinde çalışmayı eskilerden aldıklarını da söylerler. Kendileriyle onları karşılaştırdıkları zaman onların gittikleri yoldan gittiklerini de söylerler. Yaptıkları işlerinin elbet bir gün karşılığı olacağını da bilirler. Her biri de adlarını bisküviye yazdırmış birer ölümsüz eser birer dikili taş.
Yorum yazarak Karamandan.com Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Karamandan.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA), Anka Haber Ajansı (ANKA) tarafından servis edilen tüm haberler Karamandan.com editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Karamandan.com değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Karamandan.com Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Karamandan.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA), Anka Haber Ajansı (ANKA) tarafından servis edilen tüm haberler Karamandan.com editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Karamandan.com değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(3)Hüseyin Tosun - Ben bifadayım haklarımızı sonuna kadar weriyolar Babaoglu Bifa ailesinden allah razıolsun
Goca Garamanlı - Vardiya amirimiz iş başında...
Vatandaş - Şirketler için elemanlar gelip geçicidir. İşten çıktıktan az zaman sonra eleman, ne kadar iyi bir eleman olsa da, şirket için mazi olmuştur.
Eleman çalışır, şirket maaşını verir, hepsi bu kadar. Daha fazlası yok bilirdim ama yanılmışım herhalde.
Bisküvi fabrikasında çalışmak daha farklı bir şey olmalı, nasıl bir şeyse artık?
Yazılan yorumlardan Karamandan.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA), Anka Haber Ajansı (ANKA) tarafından servis edilen tüm haberler Karamandan.com editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Karamandan.com değil haberi geçen ajanstır.