Bu yazı, “yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan çıkar” paradoksunun bir benzeri olacak. Yani köken ve ilk neden problemini hatırlatacak. “Okur mu yazarı bulur, yazar mı okuru” sorusuna yanıt aramaya çalışacağım.
Toplum, kültürel olarak benzer grupların toplamıdır. Fizikte bileşik kaplar prensibi vardır. Bu prensip sosyolojik olaylara da yansıtılmıştır. Buna göre, toplumu oluşturan kesimler arasında tıpkı kapların hacim ve şekli gibi bilgi ve imkan açısından fark olsa da seviye açısından benzerlik bulunduğu varsayılır.
Hukuk sisteminden şikayetler ayyuka çıkıyorsa eğitim sisteminin mükemmel olması beklenemez. Çarpık kentleşme varsa, mimarinin süper olacağı düşünülemez. Halk ne ise siyasetçisi odur. Esnafı ile iş insanı veya müşteriler arasında derin uçurumlar oluşmaz. Herkes gerçekte birbirine benzer. “Her toplum layık olduğu şekilde yönetilir” hükmünün bir başka yüzü.
Sosyal medyanın öne çıktığı günümüzde, gazetelere, haber sitelerine ihtiyaç duyanların oranı giderek azalıyor. Birçok kişi aidiyet hissettiği bir topluluk içinde bulunmayı ve oradaki paylaşımları haber ihtiyacı için yeterli görüyor.
“Okur” artık kendine başka alanlar keşfetmiş durumdadır. “Okur” dediğimiz kitlenin yeni tatmin odaları Facebook, tweet ve Instagram. Haberde yüzeysellik, hafiflik, merak, çekicilik tercih ediliyor.
Her yerde olduğu gibi Karaman’da da basın, sayı tuzağına düşmüş durumda. TV’lerin reyting kaygısının benzeri bir durum. “Yeraltı Kuyuları Kurudu” başlıklı, güncel ve hayati bir konuyu ele alan araştırma haberin okuyucusu, “Kurbanlık Boğa Kuyuya Düştü” haberinin okuyucusuna açık ara yeniliyor.
Daha önce de verdiğim bir örneği , test ettiğim için, tekrarlamak istiyorum. “Yunus Emre’de Aşk” başlıklı bir incelemenin okunma oranı, “Tornacı Yunus Bıçaklandı”, haberinin onda birinden az. Alan memnun, satan memnun, kime ne?
Ayrıca “okur” sadece kendi duymak istediğini söyleyen yazarlardan başkasına gitmiyor. Böylece tribüne oynayan, okuyucunun öfkesini artıran, haber ve bilgi içermeyen yazılarla tanınan yazarlar daha çok rağbet görüyor.
Bir de “Oturduğun yerden yazıyorsun” diyenler var. Bunlar da kendilerini “okur” görenler arasında. Yürürken de, yatarken de, yolda da denizde de yazabilenlerdenim. Hem oturup hem uçtuğum gibi. Amuda kalkıp yazmayı henüz denemedim (!) Ama en zoru oturduğun yerden yazmak. Bunu kendimden biliyorum. Şimdi “oturduğun yerden yazıyorsun” diyen, yazmayı basit bir iş zanneden kişiye de “okur” mu diyeceğiz? (Meraklısı için bu konuda yazılmış güzel bir kitap: Sıra Dışı Yazarlar: Joyce’tan Dickens’a Büyük Yazarların Takıntıları ve Tuhaf Alışkanlıkları/Celia Blue Johnson)
Bileşik kaplar prensibi, yazar ve okur için de geçerlidir. Her okur, kendi yazarını seçer. Okur ve yazar birbirine benzer. Yazarın kastı başka, okurun anladığı başka olsa da gerçek budur. Abdurrahman Dilipak’ın okuyucusu ile Yılmaz Özdil’in okuyucusu farklıdır. Zihinsel kapasite olarak değilse de olayları algılayışları aynı değildir.
Muhsin Kızılkaya, Alper Görmüş, Murat Sevinç, Metin Münir, İskender Öksüz, Murat Belge, Haşmet Babaoğlu ve Ege Cansen bir vakittir benim favori köşe yazarlarımdandır. Bunlar kişisel tercihlerdir. Birileri bu isimleri duymamış bile olabilir.
Gazeteci veya haber siteleri, “Minarede Hayalet Var” başlıklı makaledeki Ali Yağcı ve benzerlerini mi, yoksa bu habere yorum yazan kişilere benzeyen kitleyi mi dikkate alarak haber seçecek. Bu ikilem gazeteler ve haber siteleri için hayati karar demektir.
Herkes birbirine benzese de, gazetecilik gibi bazı meslekler bu benzeşmenin dışında kalmak zorundadır. Doktor hasta ilişkisindeki ayrışmayı hatırlatırım.
Bir kez daha vurgulamak isterim ki, gazetecilik düzey düşüklüğünün müsebbiplerinden ve sorumlularından biri olamaz, olmamalı. Bu nedenle haberlerde vasatlık yerine belirli bir düzeyin altına inmemek gerekir. Bunu bir gereklilik ve sorumluluk olarak hissetmek gazetecinin asli görevidir. Bu nedenle gazeteci habere daha titiz yaklaşacak, takipçi olacak, işini sevecek. Sayıyı değil, nitelikli kitleyi dikkate alacak.
Her okuyan okur değildir. Her yazanın yazar olmadığı gibi...
Ahmet Tek
Yorum yazarak Karamandan.com Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Karamandan.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Karamandan.com editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Karamandan.com değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Karamandan.com Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Karamandan.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Karamandan.com editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Karamandan.com değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(6)Ben Bir Çobanım - "körler sağırlar birbirini ağırlar " bu topluluk bir paradoksa girmiş dünyanın sadece kendi etraflarında döndüğünü zannederek yaşadıklarını zannederek nüfus kalabalığı yapmaya devam ediyorlar .
Ibrahim Koçak - Guzel bir tespit, eline diline kalemine sağlık,Ahmet bey.Hicbir etki altında kalmadan doğruları yazmak ,doğru bildiğin yolda yürümek her yazarın harcı değil.sizi tebrik ederim.
Nurten Kılıç - Sayın okuyucuların birçoğu yorumlarda yazıları tam okumadan, anlamadan direk daha önceden aklında biriktirdiklerini veya o an aklına geliverenleri yazıyorlar. Sadece yazmış olmak için yorum yazanlar, hatta tek kelime ile yorum yaptıkları zannedenler, canları sıkıldıkça, yorum yapanlar bile var. İtiraz eleştiri veya tasdik içerikli yorum yazmak okuyucunun elbette en doğal hakkıdır. Çünkü yorumlar yazara ve diğer okuyucularında faydalanmaları bilgilerine bilgi katmalarına yardımcı olur. Yazılanlara katkı sağlar. Köşe yazılarına yapılan yorumları okuduğumda çıkardığım sonuç budur. Teşekkür ederim.
Reşat - Her ne kadar başlık bu yazıdaki anlatılan konuyla ilgiliyse de,
Güzel bir yazı.
Kaleminize kuvvet Ahmet Bey.
İbrahim Ceylan - Mükemmel bir yazı. Kaleminize ve aklınıza sağlık. Türk okur ve yazarının analizi.Malumun ilanı.“Her okuyan okur değildir. Her yazanın yazar olmadığı gibi... “ çok güzel söz fakat birde bunu hem yazdığını sananlar ile hemde okuduğunu sananlar keşke idrak edebilseler.
Şerafettin Güç - Teşekkür Ahmet TEK kardeşim.
Yazılan yorumlardan Karamandan.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Karamandan.com editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Karamandan.com değil haberi geçen ajanstır.