Bifa Bisküviye Vefa! Kayıtsız Kalamayız

Bifa’nın kurucu ortaklarından olan Yılmaz Babaoğlu’nun bisküviye imza atabilmesi ve o şanlı şehrimizin de o ismi de taşıyabilmesi atmış yıllık bir süreç. Paha biçilemeyecek bir değer. Bu süreç içinde de fabrika işçiliği dededen toruna anneden kıza da miras gibi geçiyordu. Fakat bu miras parayla alınıp satılmıyordu. Çocukların her biri de henüz babalarının annelerinin soyadları da orada duruyorken, o unvanı taşımaya kendi geçimini sağlamak için fabrikaya çalışmaya geliyordu.

Karaman için kurulmuş bir iş kolu, kulağa da hoş gelen tatlı işi, kolaylıkla söylenebilen kolayca da yenilebilen ağızlarda da eriyiveren bir tatlılıkla, akıllarda da kalan bir isimle Bifa böyle de güzel bir isme sahip iken. Alfabetik bir sırayla bisküvinin ‘’Bi’’ si fabrikanın ‘’Fa’’ sı kelimenin heceleri de sadece bu iki hecedir. Önceleri ‘’Birlik’’ ismi uygun görülmüş daha sonra bisküvi fabrikasının kısaltılmasından Bifa ismi marka olarak kalmıştır.

Ailenin geçmişi ticarete dayandığından tanınmış bir aile olma özelliğini de kullanarak ortaya çıkan bu ileri görüşlülük, ilerisi için fabrika kurma düşüncesi. Bu bir ileri görüşlülük mü dür? Yoksa tesadüfen bir hissenin satışı sonucu mudur? Bilmememize rağmen bildiğimiz tek şey bir girişimcilik dehasıdır.

Bu girişim yıllar boyunca Bifa’nın adını taşıyacak ve ülke çapında bisküvide ilk üç büyükler arasında olacak. Türkiye’nin en değerli 500 sanayi kuruluşu arasında yer alacak. (2019 yılı) bir milyar liralık satışla, uluslararası ticarette kalitesini kanıtlamış, ülke ekonomisinde bir firma olacak. Kayıtsız kalamayız. Bisküvi çikolata, kek, kraker, şeker, üretim hatlarında 500 çeşit ürün, günlük 600 ton üretim, Karaman ekonomisine büyük katkı sağlayan firmaya kayıtsız kalamayız. Yurt içi bayilikleri, yurt dışında satış büroları 77 den fazla ülkeye ihracat, 3 binden fazla çalışanı olan bir işyerini sıradan sade bir işyeri imiş gibi göremeyiz. Karaman için tek bir ailenin uğraştığı iş kolu için bir esnaf sıfatıyla değil bir işveren sanayici sıfatıyla, bisküvi ticaretini yapan tırlarla mal yükletip mal satan tek bir işverene, kayıtsız kalamayız. Çünkü Yılmaz Babaoğlu’nun bu girişimi dededen toruna nesilden nesle aktarılacak gelecek nesillere anlatılacak, atmış yıllık bir efsane. ‘’Zaman geçer adın kalır.’’ Dedikleri türden. ‘’Senin adın senin hikâyen. ‘’

Binlerce işçisine çalışanına mali destekle 220 dairelik anahtar teslim 22 blok site, Bifa konutları yapmıştır. Köylüyü, işçiyi kiracıyı evsizlikten kurtarmıştır. Çocuklar okula gitsinler daha çok okusunlar diye 6 okul yaptırmıştır. Burslar vermiş iki yüz binden fazla kitap dağıtmıştır. Pek çok sosyal projede sorumluluk almıştır. Karaman da kazandığını tekrar Karaman’a yatırmıştır. ‘’Allah ondan razı olsun’’

Entegre un ve ambalaj sanayisi, Bifa Oluklu Mukavva Fabrikası, Tavukçuluk, Yem Fabrikası Soğuk Hava Tesisleri, son yıllarda uçsuz bucaksız bodur elma bahçesi yapmış fidan yetiştirmiştir. Türkiye’nin en büyük elma bahçesi tarımda örnek olmak adına başlanılmıştır.

Ağaca ormana düşkünlüğü sosyal sorumluluk ve Tema Vakfı üyeliği ve 1500 dekar Bifa Ormanına ağaç dikip Karaman içinde ve çevresinde 15 koru küçük orman tesis etmiştir.

Şehir sanayici işçi kimliğini Bifa Bisküvi sayesinde kazanmıştır. Şehir sanayisinin büyüyüp gelişmesinde onun cesur ve atik tavrı etkili olmuştur. Yılmaz Babaoğlu Karaman’ın yetiştirdiği en büyük sanayici girişimci ve yatırımcıdır.

Yılmaz Babaoğlu genç yaşına rağmen hayatının en önemli yatırımını yapar. Şehrin kaderini değiştiren bisküvi işinde 1966 yılında 65 TL ye hisse satın alır ve fabrikanın kurucu ortaklarından biri olur. Yüzde yirmi beşine ortak olduğu fabrikada, işi yönetip kısa sürede işlerin üstesinden gelir. Bu güzide şehirde bu işin tutması mayalanması için bu hissenin aktif, dinamik çalışkan cesaretli bir genç girişimci tarafından alınması hemen işin çehresini değiştirir. İş neredeyse atıl durumdadır. O depoya girer girmez de işi devir alır. İşi büyütmek daha da büyütmek isteğiyle de işin başına geçer. Genç işçiler, ustalar, acemi çocuk işçiler hep birlikte orada. Fakat içlerinde bisküvi nedir bilmeyen hiç tatmayan işçiler vardır. O onları sürükler onlarda işi, birbirilerine sıkı sıkıya bağlanırlar.

Yılmaz Babaoğlu, o da babası Osman Babaoğlu gibi çalışkan ve cesaretlidir. Fakat hırslıdır da. Baba mirası, hazır kazancı yemek gibi böyle bir isteği de yoktur. Onun iş bilir işi yönetecek kabiliyette olması zaten onu işin başına getirtir. Ona bu kararlı adımı attıracak olan ise içindeki çalışma azmi ve hırsıdır. Kendisini sebze kabzımallığından kurtaracak patron yapacak işe koyulur. Genç bir bisküvici olarak bisküvisini satmak için İstanbul Unkapanı’na gider. Orada Sivaslı bir bakkala kendisini Bifa’nın sahibi olarak tanıtır. Bakkal esnafı ilgisiz hiç oralı bile olmaz. Bifa’nın malları da tereklerin en arkalarındadır gözükmemektedir. Bakkala Bu mallar neden arka tereklerde diye sorar.’’ Bakkal, ‘’Bak bunlar kırık, yanık, sert ambalajı yırtıyor. ‘’Diye azarlar. ‘’Hakir gördü.’’ Orada bakkaldan iş hayatının en büyük azarını yiyerek geri döner. Fakat bu çok gücüne gider onda daha çok hırs yapar. Genç girişimci geleceğe yönelik girişimlerini gerçekleştirmek için o eski makinalarına fırınlarına bakar. Sonra çok hızlı bir el ayak çevikliğiyle eski makinaları zamanın modern makinalarına dönüştürür. Döner fırınlarla fabrikasını bir yılda yeniler. 1979 yılı Bifa’nın dönüm noktası olur. Üretim on kat artar kalite yükselir. Yılmaz Babaoğlu ’’ Sizi eleştiren tenkit eden insanları sevin. Onlar büyük iyilik yaparlar.’’ Böylece becerikli ve ileriyi görebilen düşünce yapısıyla sayısız kamyonla mallar tek tek satış için toptancılara gönderilir. Ülke içinde büyük bir satış ağı, işi içinde de bir dönüşüm gerçekleştirir. Elde ettiği başarısı ve kazancıyla fırın ve makine sayısını da çoğaltır. İşçi sayısını yükseltir. Dışardan bakıldığın da büyük uzun bir depo gibi görünen bisküvi fabrikası zamanla gofret daha sonra çikolata çeşitleriyle çeşitlendirir. Bu sade bina daha sonraları ise dış ticaretteki müşterilerini de ağırlayacaktır. Fabrikanın sahibi bisküvini ilk ışıklarını verimini görmeye başlayacak şehir de bu ışıkla aydınlanacaktır.

Bu şehir seni yarı yolda bırakmaz.

Nurten Kılıç