İnsansızlık Hali
Gün doğumundan evvel şehrin sokaklarındayız… Boş sokaklarda gölgemizle baş başayız. Sokak lambasının açısına göre gölgemiz büyüdüğünde belirsizleşirken, küçüldüğünde de en koyu rengini almakta.
Sabahın serinliğinde esen hafif rüzgâr… Rüzgârın süpürdüğü ve asfalta her değdiğinde hışırtı sesi duyulan kuru yapraklar… Uzaklardan gelen horoz sesi… Ve içimizde hissettiğimiz ürperti.
Bomboş sokaklarda sessizliğin sesini dinlerken; kulaklarımızla duyduğumuz, kalbimizle işittiğimiz ve namazın uykudan daha hayırlı olduğunu beyan eden Saba makamında okunan ezanı dinliyoruz. Camiler sessiz, lambalar sönük, kapılar kapalı… İnsansızlık her yerde kendini hissettirirken, insanların içinde yaşadığımız yalnızlığın bin beterini yaşıyoruz. Aşina olduğumuz her şey ve her an, müstesna imiş.
İnsansızlığın içinde asıl kıymetin ne olduğunun farkına vararak daldık derinlere. İnsanın olmadığı her yer değersiz, soğuk, yıkık ve virane imiş.
Daldığımız derinliklerde kaybolurken, çıkış yolunu gösterecek bir insan aradık caddelerde. Yüzümüzü çevirdiğimiz her yer boşluğa bakarken; bir çift kelama hasret kulaklar, güzel söze hasret gönüller, sıcacık bir bakışı bekleyen nazarlar kendine yetersiz imiş.
Sokak lambaları, gece boyu yaptığı mesaisinin son anlarında doğacak güneşi bekliyor. Hava; gecenin biriktirdiği ayazın en şiddetlisini hissettirirken, doğacak güneşin de haberini veriyor.
Şehirde kulakları sağır eden sessizliği yaşarken, günün ilk ışıklarıyla birlikte renklerin en güzel tonlarıyla beraber bir insana kavuşma ümidimiz yeniden doğuyor, doğan yeni günle birlikte.
Sokaklarda özgürce yürüyoruz, her şeyin anlamını yitirdiği anlarda. Kavramlar anlamını yitirirken, sessizlik içimizdeki en gür seda olurken; duyduğumuz bir sese karşı tüm bedenimizle birlikte döndük. Bu ses fabrika işçilerini taşıyan servise aitti. Servisin içinde gece boyu çalışmaktan bitap düşmüş insanlar… Uykulu gözler, yorgun bedenler ve cama dayanmış başlar. Hepsinin bir hikâyesi var, hepsinin bir hayali var. Ya da hepsinin hayali bir…
Ne yanlarına gidebildik, ne de daldığımız derinliklerde çıkış yolunu sorabildik; servisten inen o insanlara.
Şehrin sessiz sokaklarında yalnızlığı yaşarken, gün ışığı ulaşabildiği her noktaya hâkim olmaya başladı. Uzaklardan gelen çalı süpürgesinin zemine sürten, kürek sapının kovaya çarpan sesini ve yaprakları bir alana toplayan hava üfleme makinesinin uğultusunu duymaya başladık. Duyduğumuz bu sese yaklaştığımızda belediyenin temizlik personellerinin başları öne eğik halde ritmik şekilde çalışmasını gördük. İşlerine o kadar odaklanmışlar ki, ne bizleri gördüler ne de biz onların işlerine olan dikkatini bozmak istedik.
İnsansız kalan sokaklarda onların da başı öne eğikti. Çünkü yapraklar ve çöpler hep yerdeydi.
“Benim yüzüm yerde gerek, bana rahmet yerden yağar” dedi, Yunus Emre.
İnsana hasret kaldığımız sokaklarda karşılaştığımız diğer mahlûkatlar da bu duruma karşı yabancı kalmış. İnsanlarla haşır neşir olan kediler pusmuş, yavruları ürkmüş, kuşlar tellere dizilmiş, bir şeyi bekler gibi. Ürkek sincaplar da insanlarla göz göze gelmek için bulunduğu yerden yuvasına kaçmamış.
İnsana hasret kaldığımız sokaklarda kedilerin fotoğrafını çekerken, arka plana düşen bir çocuğun gülümsemesi ile yalnızlığımız sona erdi. Çocuktan aldığımız bu ümitle yolumuza devam ederken bu sefer de karşımıza bir ihtiyar çıktı. Ayakları çıplak şekilde evinin önündeki eşiğe oturmuş. Gözleri uzağa bakıyor, düşüncesi mazide geziyor, yaşadığı günlerin sıkıntısını içine çektiği zehirli dumanla birlikte atıyor.
İnsansız kalan şehirde, insanla birlikte insana ait duygular da kaybolmuş halde. Sevgi, ümit, iyimserlik, güven, şefkat, merhamet, mutluluk, vefa, adalet, sabır gibi güzel duygularla birlikte; bencillik, kibir, gurur, şüphe, kıskançlık, öfke, kin, nefret gibi kötü duygular da ortalıkta görünmüyor. Şehrin en işlek caddesinin yanında bulunan ağacın yaprakları… Düştükleri yerde kendilerini belki de hiç bu kadar rahat hissetmemişti!
İnsansız kalan şehirlerde telaşe kalmadığından, zaman daha yavaş akıyor. Boş kalan ana caddeler, nizamı gösteren trafik levhaları, hassasiyetin en derinini yansıtan kapı tokmakları, kapının önüne konulan koltuklar; insansızlığın ne demek olduğunu daha iyi gösteriyor.
İnsansız kalan şehrin sükûnetini bozmadan meydanda bulunan saat kulesinin dibine oturarak kadim camimiz Aktekke’yi ve zamanın şahidi olan devasa çınar ağacını seyrettik. Bu seyir esnasında kalp sesimizi duyacak sessizliğe bürünerek, meydanda bulunan saatin tik tak seslerini duymaya çalıştık! Yaşadığımız her saniyeye şahitlik ederek, her saniyede yeni bir seyre yol alarak…
Şehrin yalnızlık zamanında çekilen fotoğraflarda en kıymetli varlığın insan olduğunu anladık.
“İnsandan geriye bir şey kalsa da” dedi, meczup ve şöyle devam etti sözüne: “İnsansızlıktan geriye hiçbir şey kalmıyor”.
Yasal Uyarı: Bu fotoğraflar insan trafiğine kapalı yerlerde çekilmiştir.
Hafta sonu dışarı çıkma talebimize olumlu cevap veren Valimiz Mehmet Alpaslan IŞIK Bey’e, insansızlığın ne demek olduğu konusunda çektiği fotoğraflarla bize ilham veren Güzel Sanatlar Lisesi Öğretmenlerinden İbrahim KIYAK Hocama teşekkür ederiz.
ŞADAN SEZGİN
Yorum yazarak Karamandan.com Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Karamandan.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA) tarafından servis edilen tüm haberler Karamandan.com editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Karamandan.com değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Karamandan.com Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Karamandan.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA) tarafından servis edilen tüm haberler Karamandan.com editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Karamandan.com değil haberi geçen ajanstır.