İslam dini dikkatini çektikten sonra ve bu din hakkında bilgi sahibi olmaya başladıkça hayatının değişmeye başladığını fark eden, hayatı ve dünyayı yeniden idrak eden bir İngiliz, bu dini daha yakından anlayabilmek adına Ramazan ayında Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştiriyor.
İlk defa ülkesinden ayrılmış bir vaziyette. İlk kez Türkiye’ye geliyor. Bu mübarek ayın ilk günlerinde televizyonlardaki dini eksenli programlar dikkatini çekiyor. Kaldığı oteldeki görevliden talepte bulunarak, ekrandaki konuşulan konuların çevrilmesini istiyor.
Görevli bu konuda gerekli yardımı sağlıyor. Sağlıyor, lakin İngiliz soruları, verilen cevapları duydukça büyük bir şaşkınlık içerisinde buluyor kendisini. Ekranda birçok kanalı geziyorlar. Görevli çeviriyor ekrandaki meseleleri; İngiliz şaşırıyor ve bu hadise birkaç kez benzer şekillerde tekrarlanıyor. İngiliz sonunda dayanamıyor; “ama bu soruların, bu cevapların, bu konuşulanların, bu tartışılanların bir kısmının, benim tanışmakla şeref duyduğum dinle doğrudan ve hatta belki de dolaylı dahi olsa bir ilgili olmasa gerek.”
Şimdi, cevaplandırılması gereken soru şu: yukarıda anlatılanlar dâhilinde ele alınan konunun “kurgu”dan uzak, gerçeğe yakın olan kısmı neresidir?
Ramazan ayının son günlerindeyiz. Bütün bu mübarek ay boyunca her ne kadar yine klişelerle, sosyal medyadan fırlayıveren sosyal mesaj içerikli paylaşımlarla, iftar ve sahur özçekimleri ile karşılaşsak da, kanaatimiz odur ki, özellikle iftar ve sahur programlarının bir kısmında ele alınan konuları, soru ve cevapları gördükçe, üzülmemek ve şaşırmamak mümkün görünmüyor.
Elbette birçoğuna maalesef denk geliyoruz.
Ancak sırf “dikkat çekmek”, daha fazla “izlenmek” adına bu ve benzeri abesle iştigal konuların İslam’ın temel gündem meselelerindenmiş gibi ortaya konulmasını kabul etmiyoruz/edemiyoruz. Dolayısıyla bu dinin bilerek ya da bilmeyerek reyting türü mekanik meselelere feda edilemeyeceğinin bir kez daha fark edilmesi gerekiyor. Ayrıca, bir kanaldan bir başka kanala “meydan okuyup”, “gerçek”in sadece kendisinde olduğunu iddia edenleri ise mevzu bahis dahi etmek istemiyoruz. Ümit ederiz ki, bu dine verilen bu zarardan kurtulmak mümkün olsun.
Bununla birlikte, değinmeden geçmemizin doğru olmayacağı kanaati ile şu hususu da belirtmekte de fayda var: her gün ve belki de her saat, Arakan’da, Doğu Türkistan’da, Afrika ve Ortadoğu’nun unutulmuş, unutturulmuş coğrafyalarında ayakta ve hayatta kalmaya çalışanların gerçek “Survivor”ı yaşanıyor. Bunu da samimiyetle akıldan çıkarmamak lazım.
Son not olarak; yaklaşan Ramazan Bayramınızı kutlar, ülkemiz ve milletimiz ve İslam adına huzur ve refaha vesile olmasını temenni ederiz.
Yorum yazarak Karamandan.com Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Karamandan.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Karamandan.com editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Karamandan.com değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Karamandan.com Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Karamandan.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Karamandan.com editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Karamandan.com değil haberi geçen ajanstır.