Bugün kuşluk vaktinde yanan sobanın etrafında ısınmaya çalışırken hazır cevap ve herhangi bir konuda yerinde ve güzel tespitlerde bulunan Samet: “Herkes ölümsüz olmak istiyor, ama kimse bunun için bir çaba göstermiyor.” dedi. Şu an kitaplarını, şiirlerini okuduğumuz eserlerinden istifade ettiğimiz insanlığa katkıda bulunmuş birçok insanla aynı dönemde yaşamış milyonlarca insanın adını bile anmazken niçin yüzdeye vurduğumuzda çok az bir insan grubuna karşılık gelen kişilerin adını anıyoruz, isimlerini unutamıyoruz?
Biz de:
_Ne demek istiyorsun, dedik.
Samet:
_Hocam, somut olarak unutulmamak, ölümsüz olmak mümkün değil, ama soyut olarak mümkün, dedi.
Biz de:
_Soyut olarak bir insanın ölümsüzlüğü nasıl olur, dedik.
Samet:
_Hocam, biz öldükten sonra aslında gerçek manada ölmüş olmuyoruz, dünyada bizi seven ve hatırlayan en son kişinin ölmesiyle biz ölmüş oluyoruz.
Biz de:
_Konuyu biraz açabilir misin diyerek içindeki gizli hazinelerin ortaya çıkmasını istedik.
Samet:
_Toplum için faydalı işler yaparak ölümsüz olmak mümkündür. Örneğin bilimsel bir çalışma yapmak, insanlık din, vatan uğruna büyük kahramanlıklar sergilemek, eser bırakmak, öğrenci yetiştirmek vb.
Biz de:
_Toplum için değil de sadece kendi çıkarlarına zamanlarını, enerjilerini, akıllarını, bedenlerini hasredenler 70-80 yıllık hayatlarını uzatıp insanların hafızasında sonsuz yaşayamayacaklar mı dedik?
Samet:
_Hocam, onlar sadece kendileri ve sevdikleri için dar dairede emek harcadıkları için kalıcılıkları dünyada yaşadıkları süre içerisinde olur. Öldükten sonra en son hatırlayanları ve sevenleri de dünyalarını değiştirdiklerinde tamamen unutulurlar, dedi.
Biz de:
_Hz. Mevlana’nın “İnsan fikirden, düşünceden ibarettir; geri kalanı kemik ve sinirdir.” Sözünü hatırlattık. Acaba, kalıcılıkları az olan ya da olacak insanlar düşünceden ziyade vücutlarının diğer kısımlarını besledikleri için mi kalıcılıkları az olacak?
Samet:
_Haklısınız, hocam diyerek şöyle devam etti: Hayvanlarla insanları ayıran düşüncedir. Hayvanlarda düşünce, akıl yoktur. Hayvanlar yer, içer, çoğalır. İnsanlar da yer, içer, çoğalır; ama insanlar da akıl vardır. Eğer verilen aklı, iyi niyetle insanlığa hizmet için kullanırlarsa melekleri bile geçme kabiliyetine sahip oluyorlar ve kalıcılık sağlıyorlar. Yok, verilen bedava aklı kendi konforlarına, hazlarına, kötü niyetli eylemlerine, kimseye faydası olmayan bencilce örülmüş dünyalarına hasrederlerse hayvandan daha aşağı olurlar.
Biz de:
_”Düşüncenin Gücü “kitabı yazarı James Allen’ın şu sözlerine katılıp katılmayacağını sorduk:
“ Üzerinizde denetim kuran arzunuz kadar küçülecek, isteğiniz kadar büyüyeceksiniz.” diyor. Yine “Beden aklın hizmetçisidir, aklın emirlerini yerine getirir. Kötü düşüncelerle beslendiği sürece hızla hastalığa yakalanacak ve çürüyecektir. Hoş ve güzel düşüncelerle eğitilmesi halinde ise gençleşecek ve güzelleşecektir.”
Samet:
_Biz insanlar eğer kalp, akıl ve vicdanını beslerse ve büyük, aşkın vizyona sahip olur, şahsilikten sıyrılıp milleti ve tüm dünya insanı için bir çabanın, derdin, gayenin etrafında kendilerini geliştirirlerse üzerlerinde denetim kuran nefsaniliklerin sesi kesilir. Konfordan, tembellikten zahmete; şikâyetten şükre, neme lazımcılıktan duyarlı olmaya, ekrandan kitapların başına, zamanı öldürme düşüncesinden zamanı yönetme düşüncesine yönelirler. Ölümsüz insanların ortak özelliği belirli bir hedeflerinin olması ve insanlık için bir şeyler ortaya koyma çabalarıdır.
Biz de:
_James Allen: “…beden kötü düşüncelerle beslendiği sürece hızla hastalığa yakalanacak ve çürüyecektir.” sözünü nasıl anlamalıyız?
Samet:
_ Negatif düşünce, şikâyetçi ruh hali, evham, aşırı şüphecilik, kaygı, kin, nefret, kıskançlık, gösteriş, şişkin ego, kibir, inat, hırs, cimrilik, İlahi kudreti tanımamazlık bedenimizin işleyişini bozar ve bedenimizi zayıf düşürtür. Bedenini bu virüslerden temizleyemeyenler sonsuz yaşama aday adayı bile olamazlar. Çok çabuk unutulur ve silinirler.
Bu karşılıklı konuşmadan çıkacak sonuç şudur:
Madem dünyaya gelen hiç kimse ölmek istemiyor. O zaman hiç ölmemenin sırrı iyi niyetli, güzel, anlamlı, imanlı, aşkın, temiz, ahlaklı, dürüst yaşamak. Bedenimizi beyinsel ve içsel kirlerden arındırarak ruhumuzu özgürleştirmek ve insanlığın faydası için çalışma ve üretme azmimizi kamçılayarak küçük büyük eser bırakmak.
Mehmet Atar “Eser Bırakmak Gerek” şiirinde ne güzel ifade etmiş. Biz bir giriş yapalım, okumak isteyen kalan mısralarını okuyabilir.
Aşk odundan tutuşan bir ateş yakmak gerek,
Geleceğe ümitle sevgiyle bakmak gerek.
Bu âlemden başka bir âleme göçer iken,
Sökülmesi zor olan bir çivi çakmak gerek.
Bizi hep yaşatacak eser bırakmak gerek.
Ali ALTAYLI
Yorum yazarak Karamandan.com Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Karamandan.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Karamandan.com editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Karamandan.com değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Karamandan.com Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Karamandan.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Karamandan.com editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Karamandan.com değil haberi geçen ajanstır.