Bir bayrağın altında, bir devletin idaresinde yaşayan insanlar olarak tek vücudun uzuvları olduğumuz halde, sosyal hayatın içinde yaşamamız birbirimize bağlı olmasına rağmen; ticari, siyasi, ilmi, mesleki… birçok grup bu hakikati göz ardı ederek kendilerini vazgeçilmezler kulübünün en itibarlı üyeleri olarak görmek istiyorlar.
Toplumun içinden çıkan insanların toplumun imkânlarından faydalanarak, belli şartları yerine getirerek, emek harcayarak, alın teri dökerek; meslek öğrenmeleri, ticari başarı elde etmeleri, sosyal, teknik veya tıbbi alanlarda ilim tahsil etmeleri sadece bireysel çabayla açıklanamayacak kadar karmaşık bir süreçtir.
Her halimize şükrün gerektiği hakikatinin unutulması, yaşadığımız vatanın Allah’ın arzında bize bir nimet ve bu vatanda yaşanan sosyal hayatın içinde zekâmıza, imkânımıza, yeteneğimize veya şansımıza göre elde ettiğimiz konum; üst kimlik elde etmek için değil, şükrün ameli boyutu olan hizmet için ifa edilmelidir.
Sahip olduğumuz diplomaya güvenerek ya da banka hesaplarındaki kabarık rakamlara aldanarak dünyayı rahatça gezmek, batı ülkelerine göç etmek, oralarda rahat bir hayat sürmek bugün mümkün olsa da; bu imkân onlara sadece sahip oldukları maddi değerler için verilmiyor! Arkalarında bir devlet ve bir millet olmasa, başlarına bela geldiğinde geri dönebilecekleri bir vatanları olmasa ne tahsillerinin bir kıymeti olur ecnebilerin gözünde ne de banka hesaplarındaki dijital rakamların. Kendimize güvenmek aldanışımızın başlangıcıdır.
Dünya kurulduğu günden beri adaletli şekilde geçen günler terazinin bir tarafına, zulümle geçen günler de terazinin öbür tarafına konulsa; müspet olan kefe bulutlara değerken menfi olan kefe yerin yedi kat dibine inecektir. Bundan dolayı hangi kefenin yükseldiğine bakmayıp hangi kefenin ağır bastığına itimat eden zihniyete de kırgınız.
Tüzel kişiliklere ait yapıların gölgesinde zikredilen şahsi ifadelerin ses tonu yükseldikçe toplumun içindeki ayrışmalar had safhaya çıkıyor, kelamlar eskiyerek etrafımız devasa boyutta kelime hurdalığıyla çevreleniyor. Bu çağın belediyelerinin en büyük hizmeti şehrin meydanlarına “menfaatiniz sonucu ağzınızda tuttuğunuz kelimeleri buralara boşaltmayın” ikazı olan levhaları dikmesi olacaktır.
Herkesin kendini haklı gördüğü, karşısındakilerin az da olsa haklı bir tarafı olabileceğini düşünmediği bu zamanda girdiğimiz her yol bizim için çıkmaz sokaktır. Her gün, her saat haber adı altında önümüze servis edilenler düşünmemize engel olduğu gibi belirli kalıpların dışına çıkmamıza da mani oluyor. Zihnimizin içine, kurumsal güvenin ardında dönen dolaplar vasıtasıyla özelleştirilen günahlar ve haramlar yerleştirilmeye çalışılıyor. Bu dönemde özelleştirilen suç, günah ve haramlardan en revaçta olanı şunlardır: Kadın cinayeti, doktora şiddet, çocuğa taciz…
Cinayet, şiddet, gasp, taciz, tecavüz gibi toplumun düzenini bozacak, insanların arasına düşmanlık sokacak, şehirlerin asayişine halel getirecek her türlü hareket kime yapılırsa yapılsın suçtur, çirkin bir iştir, günahtır, haramdır…
Edepsiz seslerin yüksek çıktığı, fikri olmayan ifadelerin itibar gördüğü, boş sözlerin her yeri doldurduğu bu zamanda; hareket kabiliyetimiz azalmakta, niyetlerimiz anlaşılamamakta, kelamlarımız duyulamamaktadır. Böyle bir ortamda bedenleri sağlıklı olan kötürüm bir toplum da bizi beklemektedir.
Bir de şöyle düşünün! Rüzgârın etkisiyle yangın büyüdüğünde kuru yerdeki yaşlar ne hisseder?
“Vatanın varsa varsın” dedi, haymatlos bilim adamı ve şöyle devam etti sözüne: “Vatanın yoksa da varsın ama yok gibi varsın”.
Şadan Sezgin
Yorum yazarak Karamandan.com Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Karamandan.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Karamandan.com editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Karamandan.com değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Karamandan.com Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Karamandan.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Karamandan.com editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Karamandan.com değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(1)Şerafettin Güç - "Gerçek şu ki, biz kalpleri olup, gerçeği kavrayamayan, gözleri olup da göremeyen, kulakları olup da işitemeyen cinlerden ve insanlardan pek çok canlıyı cehennem için ayırmışızdır. Hayvan sürüsü gibidir bunlar. Hayır hayır, doğru yolu kavramakta onlardan da aşağı, bunlar körü körüne dünyaya dalıp gitmiş kimselerdir." (Araf Suresi Ayet179)
Yazılan yorumlardan Karamandan.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Karamandan.com editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Karamandan.com değil haberi geçen ajanstır.