Zaman gösterdi ki, biz insanoğlu unuttu, şaştı, şaşırdı. Kara lastik, naylon ayakkabı, yamalı pantolon, etek, çorap giydiğimiz, ipten kemer yaptığımız ve pantolonumuza taktığımız günleri unuttuk. Nankörleştik, bencilleştik, verilen nimetler bizim egomuzu besledi. Üstünlük yarışına girdik birbirimizle. Bizi eve kadar taşıyan komşumuzun yeni aldığı lüks otomobiline bile maşallah demedik, kıskandık, aslında böyle bir otomobili ben hak ediyordum, taksimi yanlış yaptın diyerek Yaradan’a kızdık. Az bir sıvı sudan yaratılan biz insanoğlu gururlandı, kibirlendi, kendini bir halt zannetti, yüksekten konuştu, kendisine toz kondurmadı, olumlu eleştiriye bile kendisini kapattı. Ortaya çıkan sonuç, duygu ve hislerimizin kıyıma uğradığı görkemli heykeller ve robotlar gibi bin bir yerde boy gösteren bizler.
Zaman gösterdi ki, kelebeklerin ateşe koştuğu gibi biz de kabirdeki dostlarımızın yanına hızla koşuyoruz. Yakamızı bir türlü bırakmayan bu virüs ölümü iyice gözlerimizin önüne getirdi, yakınlaştırdı, güncelledi. Herkes yönünün farklı yere olduğunu sanıyor. Kimi tarlaya, kimi bahçeye, kimi memuriyete, kimi kendi işyerine, kimi işverenin işine gittiğini sanıyor. Gerçekte herkes kabre koşuyor, belki bugün belki yarın belki seneye belki diğer senelere. Ölümü unutmadan yaşamak, dengeli, anlamlı, farkındalı, maskesiz yaşamaktır.
Zaman gösterdi ki, yeni nesil çocuklar çok kıymetli, anne baba çocuğa Yaradan’ın verdiği kıymetten daha çok değer vererek çocuğu kral, kendini gönüllü hizmetçi gördü. Çocuğu dışarda çalışmayı bırak, evde küçük işler bile yaptırmadı. Çocuk büyüdü genç oldu hiçbir şey eskisi gibi değildi. İş hayatında ve evlilik hayatında sınıfta kalan, dikiş tutturamayan sera, kavanoz nesli büyük bedeller ödedi. Suçlu kim? Önce anne baba, çocuğunu ilahlaştıran, gerçek hayatı tanıtmada farkındasız, gayretsiz, çıtkırıldım, nazlı, memnuniyetsiz, tüketim odaklı yetiştiren anne baba.
Zaman gösterdi ki, çalışmayı üretmeyi asla sevmeyen zihni dar, gönlü dar, ufku dar kalbi dar bedenen ve ruhen sağlığı yerinde olmayan insanlar önce kendilerine, sonra yakınlarına, sonra da diğer insanlara zarar verirler. Yük almaz, yük olurlar; getirisi az götürüsü çoktur onların. Onlar sadece kendilerine ve kendilerinin hizmetinde olan insanlara taparlar, narsistirler. Başkalarının sızısı yarası onların hiç umurunda değildir. Başkaları için bir fedakârlıkta bulunmak onların kitabında yazmaz. Yaşam amaçları sadece ve sadece kendi bencil ve küçük dünyalarını imar etmek, mide ve hazlarına hizmet etmektir.
Zaman gösterdi ki, üç kağıt parçası için bir ömür veriyoruz. Belirli yaştan sonra arkamızı dönüp baktığımızda içsel boşluğumuzu gidermede yetersiz olduğunu görüyoruz. Bu üç kağıt parçasını elde etmek için çevremizdekileri kırıp döküyoruz, bazen kendimizi ve sevdiklerimizi ihmal ediyoruz, bazen sağlık ve huzurdan oluyoruz, bazen yoğun sıkıcı, yıpratıcı günlerle mücadele ediyoruz, bazen dünyaya geldiğimize pişman oluyoruz, bazen taksiminden dolayı Yaradan’a küsüyor, bazen yaratılmışla ilişkimizi kesiyoruz. Nedir bu üç kağıt parçası demeyin, bilmeyen yok ki!
Zaman gösterdi ki,
“Ana başa taç imiş,
Her derde ilaç imiş.
Anaya muhtaç imiş.”
Dünyada gelmiş geçmiş insanlar içinde ve kıyamete kadar gelecek insanlar içinde sizin üzerinize titreyecek, size acıyacak, karşılıksız sevecek ve sizin için maddi ve manevi yardımda bulunacak olan annedir. Dünyadaki hiçbir canlı annenizin yerini tutmaz, çünkü size sevgi, merhamet, şefkat göstermede çok eksikler de ondan, mutlu ve üzüntülü günlerinizi hakkıyla paylaşmazlar da ondan, verdikleri her şeyin az çok karşılığını isterler de ondan. Vermeyince köprüleri yıkarlar, yıktıkları köprüleri de onarmak için çabaları az, gayretleri az, kin ve nefretleri çok olur da ondan. Kararsız, üzüntüsü çok, mutluluğu az imtihan yeri olan bu dünyada annemizden daha çok bizi düşünen, üzerimize titreyen Rabbimiz(c.c.)dir. Bu inanç ve şuur bizi savrulmaktan, yalnızlıktan, psikolojik hastalıklardan muhafaza ediyor.
ALİ ALTAYLI
Yorum yazarak Karamandan.com Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Karamandan.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA), Anka Haber Ajansı (ANKA) tarafından servis edilen tüm haberler Karamandan.com editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Karamandan.com değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Karamandan.com Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Karamandan.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA), Anka Haber Ajansı (ANKA) tarafından servis edilen tüm haberler Karamandan.com editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Karamandan.com değil haberi geçen ajanstır.