Hannes Morgson'ın sevgilisi (Margaretta) 7 ay önce kendisini terk edip gitmiş Paris'te Afrikalı bir şarkıcı ile beraber yaşıyordu. Sevgilisine göre güya Hannes çok anlayışsız, kaba ve bencil biriymiş. Güya şarkıcı çok romantik biriymiş, güya Margaretta'yı çok iyi anlıyormuş.
Hannes, halen kendini toparlayamamıştı. Ömür boyu Margaretta'yı unutmayacaktı, hep Margeratta'yı kazanmak için uğraşacaktı. Bir türlü içine sindiremiyordu, İzlanda güzeli kendi gibi boylu, yakışıklı, akıllı, güçlü, karizmatik ve zeki birini bırakıp nasıl Afrikalı biriyle beraber olabilirdi? Geceleri uyuyamıyordu, sinir krizleri geçiriyordu. Her geçen gün çevresindeki insanlar kendisinden daha çok yakınır olmuştu. Margaretta'nın çekip gittiği yetmiyormuş gibi, Hannes Morgson bir ay önce İzlanda merkez bankasında işten çıkarılmıştı. Emrinde çalışanlar imza toplayıp toplu şikayet etmişler. Şikayet, hata kabul etmeyen, bağıran, çağıran, aşağılayan biriymiş. 5 ay içinde iş bulamazsa, devletin verdiği sosyal yardıma baş vurmak zorunda kalacaktı. Yıllarca okuyup 2 üniversite bitirmiş, 10 yıl bankada idarecilik yapmış biri olarak fakirlere verilen ödeneği alamazdı. Alsa bile, bu giderlerini karşılamazdı.
Yana yana iş arıyordu ama bir türlü bulamıyordu. Zaten İzlandanın başşehrinde kendi seviyesinde çalışabileceği fazla şirket yoktu. Olanlar arasında, ismi kötüye çıkmış olmalı ki, iş başvurularına hep olumsuz cevap alıyordu. Halbuki, Ocean sigorta 3 aydır manajer arıyordu. Araya adam katması bile fayda vermemişti. Seviyesinin altında istese en az 10 iş bulmuştu. Hannes, Reykjavik'teki balık endüstrisinde çalışmak istemiyordu. balıkçı bir ailede yetişmişti, balık kokusundan nefret ediyordu.
Kara kara düşünürken aklına siyasete atılmak fikri geldi. 6 ay sonra genel seçim vardı, milletvekili seçilirse hem itibarı artacaktı hem de orda burda iş aramasına gerek kalmayacaktı. Tüm siyasi partileri düşündü, kısa zamanda hiç birinde kariyer yapamazdı. En iyisi yeni bir parti kurmaktı. Zaten diğer Avrupa ülkelerinde popülist, aşırı sağcı, siyasetçiler kısa zamanda başarıyı elde edebiliyorlardı. İzlanda'da aşırı sağcılık pek prim yapmıyordu. Olur olmaz suçlanacak, siyasi malzeme olarak kullanılabilecek bir azınlık yok. Üç beş Hintli, beş on Çinli yaşıyor ve bunlar kimseye zararı olmayan, ticaretle uğraşan kişilerdi. Yine de siyate atılma fikrini benimsedi, İzlanda'da popülist siyaset yapabilmenin yollarını düşündü. İnternete girip aşırı sağcı partileri inceledi. Çoğu aşırı sağcı, ırkçı Avrupa partilerinde ortak yön buldu, Türkiye fobisi. Neredeyse hepsi de Türkiye'nin AB'ye girmesine karşıydılar, neredeyse hepsi Türkiyenin AB'ye girmesiyle Türklerin Avrupayı istala edeceklerinden korkuyorlardı. Hannes, konu üzerinde biraz düşünüp Türk fobisi üzerine kurulu bir siyaset yapmaya karar verdi. Güzelce bir senaryo hazırlayıp işe koyuldu.
İlk önce siyasi bir parti kurdu: VIP yani Viking İzlanda Partisi. Parti kurmak çok basitti, önemli olan sesini tüm İzlandalılara duyurabilmekti. İşte işin zor yani buydu, sesini duyurabilmek. Bu zorluğu aşabilmek için İngiltere, Danimarka, Hollanda, Norveç, İsveç ve Belçikalı aşırı sağcılarla irtibata geçip yardım istedi. Çok geçmeden hepsinden olumlu cevap aldı. Norveç'li aşırı sağcılarla çalışmaya karar verdi. Lisan sorunu yok sayılırdı, üstelik çoğu İzlandalılarda aslen Norveçten gelme Vikingdi. Norveç'teki Vikingler günde bir saat Izlandaya yönelik yayın yapacaklardı. Hannes'in odasının biri stüdyo olarak kullanılacaktı. Hannes, yayınların alt yazısını hazırlıyordu.
Senaryo icabı Türk tarihindeki Avrupa akınları İzlandılalara abartıla abartıla anlatıldı. Hunlar'ın Fillandiya’ya kadar geldikleri ve Vikinglerin Hunları frenledikleri işlendi. Türklerin Moğollarla birleşip Moskovaya kadar geldiklerini, Rusların durdurdukları gösterildi. Osmanlıların Viyanayı kuşattıkları, tüm Avrupalıların ele ele verip Türkleri zorlukla geri püskürttükleri izah edildi.
Yine senaryo icabı Türkler halen Avrupayı istila etmek istiyorlarmış. Türkler zor kullanarak Avrupayı işgal edemeyeceklerini anlayınca, farklı bir taktik geliştirip yine Avrupaya yönelmişler. Güya Türkler fakirlik numarası yapıp Batı Avrupa ülkelerine işçi göndermişler. Türkiyenin komşuları petrol zenginiyken Türkiye'de petrolün olmaması numaraymış. Aslında en zengin petrol kuyuları Türkiyedeymiş. Türkler Avrupayı istila ettikten sonra petrolü çıkarıp kullanacakmış. İşçi olarak gönderdikleri Türkler habire çoğalmışlar, yaşadıkları ülkelerin efendisi olmaya başlamışlar. Mesela Berlin Kreuzberg'de Almanlar kendi ülkelerinde azınlık hale gelmişler. Koca koca camiler yapıp Almanları zorla müslümanlaştırıyorlarmış. Türkiye'den siyasiler gelip yüzbinlerce vatandaşı bir araya toplayıp kampanya, konser filan numaralarıyla tatbikat yapıyorlarmış. Türkiye Avrupa birliğine istenmemesine rağmen ısrarla girmeye çalışması sırf Avrupayı istila içinmiş. Türkiye AB'ye üye olduktan sonra önceden yerleşmiş olanların yardımıyla kısa zamanda Avrupaya baştan başa sahip olacakmış.
Hannes, İzlanda'nın da Türk istilası tehdidi altında olduğu fikrini açık açık savunuyordu. Hannes, kısa zamanda tüm İzlanda'da tanındı ve yoğun ilgi gördü. Çevresine çok sayıda insanlar toplandı, hatta İzlanda dışından kişiler bile VİP'e üye olup Hannes'e bol bol gaz veriyorlardı. Uydurduğu senaryoya yani yalana kendi bile inanmaya başladı. Mülakatlardan, toplantılardan eli başına değmez oldu. Kamera karşısına çıktığında ağzı köpüre köpüre konuşuyordu, İzlanda'yı Türk istilasından kurtacak tek adam olduğunu haykırıyordu. İzlanda dışından gelip Hannes'a danışmanlık yapan biri, İzlandanın silahlanması gerektiğini kabul ettirdi. Hannes, İzlanda'nın en kısa zamanda ordu kurup en modern silahlar temin etmesini savunuyordu çünkü İzlandanın ordusu yoktu.
Silah tüccarlarının asıl derdi ordusu bile olmayan İzlanda’ya bol bol silah satmaktı. Yalanlarına kendini kaptıran Hannes'in derdi aslında İzlanda’nın istası değildi. Hannes, hayaller kurmuş bunların peşinde koşuyordu. Hannes, seçimde İzlanya başbakan olup İzlandayı krallık ilan edecekti. Kral Hannes'i eski sevgilisi Margaretta reddetmeyip İzlandanın ilk kraliçesi olacaktı. Hannes Morgson, Kral Hannes ve Kraliçe Margaretta hayalleriyle seçime girdi...
Abdullah Konuksever